بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَزُرُوعٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ ٢٦

Nice ekinler, nice güzel konaklar!

– Diyanet İşleri

وَنَعۡمَةٖ كَانُواْ فِيهَا فَٰكِهِينَ ٢٧

Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler!

– Diyanet İşleri

كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا قَوۡمًا ءَاخَرِينَ ٢٨

İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık.

– Diyanet İşleri

فَمَا بَكَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّمَآءُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَا كَانُواْ مُنظَرِينَ ٢٩

Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ نَجَّيۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ مِنَ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡمُهِينِ ٣٠

(30-31) Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi.

– Diyanet İşleri

مِن فِرۡعَوۡنَۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَالِيٗا مِّنَ ٱلۡمُسۡرِفِينَ ٣١

(30-31) Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدِ ٱخۡتَرۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ عِلۡمٍ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ ٣٢

Andolsun, onları, bir bilgi üzerine (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık.

– Diyanet İşleri

وَءَاتَيۡنَٰهُم مِّنَ ٱلۡأٓيَٰتِ مَا فِيهِ بَلَٰٓؤٞاْ مُّبِينٌ ٣٣

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.

– Diyanet İşleri

إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَيَقُولُونَ ٣٤

(34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.”

– Diyanet İşleri

إِنۡ هِيَ إِلَّا مَوۡتَتُنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُنشَرِينَ ٣٥

(34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.”

– Diyanet İşleri

فَأۡتُواْ بِـَٔابَآئِنَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ ٣٦

“Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu